Hasan Ali Yücel Komünist miydi?

Ugur Akcora
3 min readOct 16, 2021

--

Hasan Ali 17 Aralık 1897'de İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi'nde felsefe bölümünü bitirdi. 1922 yılında öğretmen olarak meslek hayatına başladı. Kendisi hem öğretmen hem felsefeci hem de eğitimciydi. Bu videoda Hasan Ali Yücel'in şahsına atılan komünist suçlamasına bakacağız. Hasan Ali komünist miydi? Okullarda komünist mi yetiştiriliyordu?
Ilk olarak Hasan Ali Yücel eğitim itibariyle komünist düşüncelere uzaktır. Eğitimini İstanbul'da almıştır ve müfredat itibariyle komünist propagandasına maruz kalmamıştır. Hasan Ali'yi ve onun düşünce dünyasında yobaz ve basmakalıp fikirlere yer yoktur. Komünizm gibi bir ideolojiye ise hiç yer yoktur. Çünkü komünizm ideolojisi kendisiyle mutlak doğruyu bulduğunu zanneder. Ama mutlak doğruyu bilim dahil hiçbir yöntemle bulamazsınız. Mutlak doğruya sadece yaklaşabiliriz. Yani yaklaşımlarla mutlak doğruya ulaşmaya çalışırız. Kendisinin mutlak doğruyu bulduğunu düşünen düşünce sistemleri er ya da geç çöker ve çökecektir. Çünkü düşünce sistemi doğa ile bağlantılı olmalıdır. Doğada mutlak bir doğru olmadığı için tanımı icabı ile bu tarz dogmatik düşünceler doğanın işleyişi ile çelişir. Bu işleyişle uyumlu olmayan düşünceler tarih içinde kaybolmaya mahkumdur.
Dolayısıyla Hasan Aliye gibi eleştirel düşünceye sahip insanların komünizm ya da diğer dogmatik düşüncelere bağlılığı olacağı düşünülemez. Zaten Hasan Ali komünisti iddiası hiçbir belge ve araştırmaya dayanmıyor. Hasan Ali'nin komünizm hakkında yazdıklarına bakalım.

“Sınıf diktatörlüğü demek olan komünizm de totaliterdir. Onda da fert ancak başta bulunan birkaç kişiye münhasır olarak kıymet taşır. Kıymet sayılan, toptan kalabalıktır ;fakat tek tek değil topluluk halinde kalabalık. Ferdi esas alamayınca böyle bir rejimde hürriyetin manası kalmaz. Nitekim kalmamıştır da.”

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Stalin’in Avrupa’daki hakimiyeti kesinleşti. Savaştan sonra Türkiye’deki her ilerici ve reofrmcu hareket komünizm olarak algılanmaya başlandı. Ülkedeki anti-komünist kesim yapılan reformlara sıcak bakmıyordu ve bunu bir Komünist yeniliği olduğunu düşünüyordu. Bazı kesimler Köy Enstitüleri’nde verilen eğitimin komünist propagandası olduğunu ve ülkenin komünist yapılmaya çalışıldığını düşünüyordu. Hasan Ali’nin şahsı ve eğitim sistemi çok büyük ithamlara maruz kaldı. Meclis Başkanı Kazım Karabekir de Hasan Ali’yi ve onun eğitim sistemini beğenmiyor ve bunu dile getirmekten de çekinmiyordu. Kendi partisi Hasan Ali’ye sahip çıkmıyordu. Kendi partisi Türkiye’nin en büyük devrimi olan eğitim devriminin mimarı Hasan Ali Yücel’i desteklemiyordu. Hasan Ali 1946'da Milli Eğitim Bakanlığı görevinden istifa etti. Şahsına karşı komünist ithamları hızlar devam etti. Hatta bu yüzden Hasan Ali’ye karşı dava bile açıldı. Demokrat Partili Kenan Öner Hasan Ali’ye birçok kez hakaret etmişti. Bunun üzerine Hasan Ali Yücel-Kenan Öner davası yaşandı. Hasan Ali davayı kazandı ama tüm bu olaylardan oldukça yorulmuştu.

“Dedikodu denilen bu bulaşıcı hastalık,

Öyle nüksetmişti ki, vermiyordu aralık.

Bu korkunç hastalığın çıkmıştı şaheseri,

Kolay kolay görülmez başka yerde benzeri.

Türkiye’de benmişim komünizmin banisi,

Biraz daha hafifi: komünistler hamisi! …

Biri çıktı, dedi ki: Ben buna inanmışım,

Allahın birliğine iman gibi kanmışım.

Bu söz yargıç önünde söylendi çekinmeden;

Allahın huzurunda şimdi neyler söyleyen?

71 72 Lafta kalmadı bunlar, geçti hepsi yazıya;

Kötü ruhlar şahlandı gemi aldı azıya.

Kimmiş bu, denilmedi; Haktan çekinilmedi;

Millet hizmeti bile bir an düşünülmedi.

Kafalar işlemeden bol bol dırdır edildi;

Bu ne biçim ağızdı, bu ne zehirli dildi?

Kaç kişi bilir bizde, komünist kime derler?

Komünizmi bilmeden boşuna laf ederler.

Komünistler bağlanır gizli bir topluluğa;

Damladır, nerden gelir bilinmez bu oluğa.

Her tarafta bulunur bu kırmızı çekirdek,

Kapalı bir anbarda ürer filizlenerek.

Merkezinden yollanır anbarın anahtarı,

Anahtarı kullanır komünist ajanları.

Açıklamazlar bunlar komünistliklerini,

Emniyetten başkası bilmez onun yerini.

Tanınması çok güçtür kalabalık içinde,

Yaparlar işlerini pek ustalık içinde.

Milliyet duygusundan koparmaktır fertleri;

Sonra komünist yapma, emelleri, dertleri.

Komünist olunca da Ruslaştırırlar onu,

Memleketi bırakıp kaçmadır bunun sonu.

Bilirsin, nasıl çıktı bizden de böyleleri;

Kendi kendilerine diyorlardı, ileri! …

İleri diye diye çok ileri gittiler,

Kazanan kimdir bilmem, bizim için bittiler.

İkilik çıkarmaktır birinci kasıtları,

Koparmaktır milleti bağlıyan kayıtları.

Bu dinlidir, bu dinsiz; bu namuslu, bu hırsız;

Bu Türktür, bu Türk değil; bu iyi, o hayırsız.

Dilekleri, sadece parçalamak milleti;

Millet bölününce de kökten yıkmak devleti.

Onlarca her vasıta bu uğurda helaldir;

Birliği bozdular mı sonrası ihtilaldir.

Komünist ne düşünür, anladın mı şimdi sen?

Her önüne geleni suçlar mısın bilmeden?

Sürülürse ezberden vatandaşa bu leke,

Komünistlik o zaman olur büyük tehlike.”

Komünistlikle suçlanan kişinin yazdığı başka bir yazıya daha bakalım:

“Fert ve cemiyet münasebetlerinde “fert yok, cemiyet var” düsturunu mübalağa ile alan aşırı sosyalist ve komünist anlayış, nizam için, hürriyeti yok etmekle hiçbir sakınca görmemektedir.”

Sonuç olarak komünist diye suçlanan adam görülüyor ki komünizm anlayışına çok uzak biri. Hatta komünizmi özgürlüğü yok etmekle suçlayan bir adam.

Modern Türkiye’nin mimarı, dahi Hasan Ali Yücel, senin öğrencilerin açtığın yolda emin adımlarla ilerlemektedir, nur içinde yat!

--

--

Ugur Akcora

Some things about history, science, space, culture, civilization and life.